Herhangi bir animeyle ilgili bir şeyler yazmak konusunda
fazlasıyla çekingenim ben. Her şeyden önce bu konuda bir iddiam yok; şu anime
çok iyiydi, bunu beğenmedim tarzında yorumlar ve kıyaslamalar yapabilecek seviyede
olduğumu düşünmüyorum. Bunun için önümde uuuuupuzun bir yol var şimdilik. Ama dayanamayıp,
haddim olmayarak bu güzelim anime hakkında yazmak istedim; kendim için. İlerde blogu
açıp baktığımda bana Kuroshitsuji’yi izlerken yaşadığım güzel anları
hatırlatacak bir şeyler olsun diye düşündüm. Velhasıl-ı kelam yazımın konusu
Kuroshitsuji efendim, içerikteki yetersizlikler için de çoktan özrümü diledim.
Hikâye 1800’lü yılların İngiltere’sinde geçiyor. Kraliçenin hizmetkârlığını
üstlenen soylu bir aile; Phantomhive. Ailemizin malikânesinde bir yangın
çıkıyor ve anne-baba Phantomhive ölüyorlar, geriye tek çocukları olan Ciel
kalıyor. O da bir süre ortadan kaybolduktan sonra yanında bir uşakla malikaneye
geri dönüyor.